İflas Erteleme Niçin Çözüm Olamıyor?
“İflas Erteleme” ekonomik gündemin en önemli konularından olmaya devam ediyor.
İflas erteleme süreç:
İflas erteleme ekonomik krizin güçlü hissedildiği piyasadaki dengelerin bozulduğu dönemlerde zor durumdaki şirketlerin faaliyetlerinin devamını sağlamak ve çözüm fırsatı yaratabilmek için TTK ve İİK’da geliştirilmiş bir yasal uygulamadır. Gerektiğinde ve uygun bir araç olarak kullanıldığında ekonomik sistemin olumlu gelişimine ve akışına hizmet edebilecektir. İflas ertelemede temel unsur, ilgili yasa hükümlerinin de tanımlandığı üzere ilgili şirketin “borca batık halinin” tespiti ve sunulmasıdır. “Borca batık hal” basit anlamda şirketlerin (sermaye şirketleri ve kooperatifler) alacaklarının/aktiflerinin borçlarını karşılayamaması durumudur. İflas erteleme talebi için öncelikle şirketler için bu durumun tespiti mutlak gerekli ilk aşamadır. Diğer önemli aşama ve gerek durum ise “iyileştirme projesi”dir. İflas erteleme talebi ile birlikte sunulacak olan projede borca batık hali olan şirketin mali, hukuki, organizasyon vb. niteliklerdeki iyileştirme tedbirleri yer alabilmektedir. Projenin esas olarak ciddi ve inandırıcı olması karar için önemli unsur olmaktadır. Mahkemelerin karar aşamasında oluşabilecek diğer bir unsur ise “bilirkişi” inceleme kararıdır. Mahkemelerin iflas erteleme kararının ilk önemli sonucu ise şirket yönetim kurulu adına hareket etmesi ve kararların onaylanması için “kayyum” atamasıdır.
İflas ertelemede güncel durum:
Zor durumdaki şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmesine imkan tanıyacak bir düzenleme olarak hayata geçen bir yasal uygulama olmakla birlikte son dönemde geldiği nokta amaçlananların çok ötesine sonuçlara götürdüğü görülmektedir. İflas erteleme şirketlerin borçlarını bir plana bağlı olarak erteleyerek ödemesi yerine borçları ödememenin bir yolunun stratejisi haline gelmiştir. Süreç, oluşan koşulların etkisi ile yeni yöntemlere taşınmıştır. Kararların en kısa sürede alınması için adımlar geliştirilmesi, en kısa sürede karar alınmasının bir ticari ürün gibi pazarlanması, geçici veya kalıcı şirket adres değişiklikleri, şirketlerin fiktif olarak borca batık hale getirilmesi, yeni kurulan bir şirkete aşırı borçlandırma halinin yaratılması, kararları kolaylaştıracak iyileştirme projelerinin asgari bazda derlenmesi gibi aksiyonlar dikkati çekmektedir.
İflas ertelemeye götüren sebepler:
Şirket yönetimlerinin içinde bulundukları ekonomik koşulların etkilerinin faaliyetlerindeki sonuçlarını iyi değerlendirmeyip, oluşan uyarı sinyallerini dikkate almamalarının ilk önemli nokta olduğu açıktır. Şirketlerin faaliyetleri devam edereken bazı gelişmeler mutlaka ve ciddi olarak değerlendirilmesi gereken unsurlardır, bu gelişmeler genel geçer deneyimlere bakıldığında “uyarı sinyalleri” olarak tanımlanabilir.
Uyarı sinyalleri; faaliyet sürelerinin uzaması, daha fazla stok gereksinimi, alacak vadelerinin uzaması, ticari borçlanmada vadelerin kısalması, açık hesap borçlanma gücünün kaybedilmesi, sorunlu alacaklarda artış yaşanması, vadelerin temdit edilmeye başlanması, borçlanma maliyetlerinin fiyatların artmaya başlaması, kredi taleplerinin onaylanmaması, teminatlı kredi onaylarının artması, satışların azalma eğilimi, pazar payı kaybının başlaması, maliyetlerin artması, kar marjlarında daralma, finansman maliyetlerininn artması, sermaye karlılığının giderek azalması, organizasyonda idari sorunların artması, işgücü kaybı, operasyonel risklerin artması gibi sıralanabilir.
Şirketler günümüzde işaretlerini gördükleri finansal ve faaliyet sorunları için proaktif öngörüde olup gereken tedbirler içinde güçlü kurumlardan profesyonel dış destek almakta imtina etmektedirler. Şirketler oluşmaya başlayan uyarı sinyallerinden hareketle bağımsız dış destek çalışmalarında farklı ürünler ile kendilerini güncel olarak çok daha net ve geleceğe dönük olarakta yine farklı olasıklıklarda görme şansına sahip olabileceklerdir. Bu ürünlerden olan finansal check-up şirketlere kapsamlı sonuçlar verecektir. Özetle; makro ekonomik veriler, sektörün genel durumu, rakiplerin analizi, başarılı/başarısız örneklerin detayları, güçlü ve zayıf yönler, mevcut durumun finansal ve faaliyet olarak detaylı tespiti, gelişim alanlarının belirlenmesi, hedeflere götürecek yeni finansal öngörüler ve modeller, yeni ve etkin iş planı hazırlanması bu ürünün başlıca sonuçlarıdır.
(Finansal Check-Up)
Şirketler sorunların çözümü zor aşamaya geldiği ve çıkmaza girdiği noktada ise bahsi geçen hukuki adıma tam olarak ölçüp biçmeden kontrolsüz bir şekilde geçmektedirler. Bu noktaya getiren bir başka unsur ise iyi niyetle ve doğru ticari öngörüler ile sorunlarını çözmek isteyen şirketlerin çözüm önerilerine ve yaklaşımlarına rağmen, finansal alacaklılar tarafından gereken desteği görmemeleridir. Bu olumsuz destek ve yaklaşımlar şirketlerin iflas erteleme adımına geçişini tetikleyen önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
İflas ertelemede son gelişmeler:
Son dönemde ekonomik sıkıntıların da etkisi ile daha sık olarak gündeme gelen iflas erteleme işlemlerinde farklı kaynaklardan, farklı firma sayı bilgileri gelmektedir. Bu konuda net ve düzenli bir kaynak olmamakla birlikte somut olan şudur ki, son yıllarda ve özellikle içinde bulunduğumuz yıl ile birlikte iflas erteleme başvuru ve iflas erteleme kararlarında ciddi artışlar söz konusudur. Firma sayıları yüzler ile ifade edilirken binlere ulaştığı görülmektedir. Piyasa bir anlamda ‘acaba hangi yeni firma iflas erteleme kararı alacak?’ merakı içinde tahminler içinde bulunmaya başlamıştır. Bu gelişim piyasada ileriye dönük olarak ticaret hacmini, alım-satım koşullarını, kredi sürecini ve kredi koşullarını etkilemeye başlamıştır. Kredilendirmede kriterler zorlaşmakta ve teminat yapısı öncelikli kararlar yön bulmaktadır. Ekonomik koşullar ile zaten artan maliyetler, daralan finansman dünyası ve ilave olarak bu hukuki kompozisyon riski birlikte hesaplanmaya başlanmıştır.
İflas ertelemede gelişim noktaları:
Öncelikle iflas erteleme haklı gerekçelerin var olduğu, iyi hazırlık yapıldığı, hedefin net ve somut olduğu durumlarda kullanılabiecek olan etkin bir hukuki ara çözüm ürünüdür. Bu konuda oluşan mağduriyetlerle birlikte giderek yoğunlaşan bir çok görüş ile farklı çözüm önerileri gündeme gelmektedir. Karar sürecine dönük ve karar sonrası aşama için hukuki ilaveler, idari eklemeler farklı taraflarca yoğun olarak ifade edilmektedir. Yeni önerilerin yoğunlaştığı iki nokta iflas erteleme karar noktasında etkin ve rasyonel bir sürecin sağlanması ve karar sonrası aşamada hedefe ulaşacak doğru yönetimlerin sağlanması şeklindedir.
Bu yönde özellikle ikinci nokta için önemli adımların ve gelişimlerin sağlanması çok kritik görünmektedir. İflas erteleme kararına mesnet olan “iyileştirme projesi”ne bağlı olarak hatta bu projenin de ötesinde şirketlerde yaşanan sorunu giderecek adımlar mutlaka atılmalıdır. Ancak ilk adımlardan olan iyileştirme projesinin mutlaka şirket veri ve kaynaklarına uygun şekilde detaylı hazırlanması çok önemlidir. Bu projenin detaylarında farklı senaryolar ile farklı gelişimleri varsayarak çok yönlü modellerin yapılması potansiyel riskleri bertaraf edebilecek ve rasyonel hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır. Bu hukuki çerçeveye iyi niyetle sarılmış olan şirketler, edindikleri zaman avantajını etkin kullanmak için doğru stratejiler içinde olmalıdır. Bunu sağlamak için profesyonel dış destek alarak bağımsız danışmanlıklar ile koordinasyon ilk akla gelen adımlardandır. Bu profesyonel destek, çözüme giden yolda çok yönlü, standart ve iyi hesaplanmış çalışmalara dolayısıyla etkin yönetimlere götürecektir. Bu çalışmalar ve yönetim bugün için süreçten mağduriyetini sıkça ifade eden tüm tarafların beklentilerini sağlayacak ve gerekli çözümlere ulaştırabilecektir. Bu süreçte olan şirketlerin hem kısa vadede hem de uzun vadede sürekli olarak hem avantajlı hem de haklı olabilmeleri için bu tür bağımsız danışmanlık desteklerini mutlaka dikkate almaları gerekmektedir. (Yeniden Yapılandırma)
Bu konuda diğer yurtdışı uygulamalara bakıldığında, yaygın kullanım alanı olan ABD’de Chapter 11 olarak yer bulan uygulamanın başlıca kapsamı aşağıdaki şekilde görülmektedir.
Temelde süreç benzer olmasına rağmen detaylardaki bazı farklılıklar sonuçları ve bu süreçten çıkış istatistiğini önemli ölçüde etkilemektedir.
Öncelikle bu konuda bağımsız bir iflas kanunu yer almaktadır ve yine bağımsız bir yargı organizasyonu söz konusudur. İflas kanunu içinde hem tüzel kişilikler hem de düzenli geliri olan bireyler için de tüm unsurlar düzenlenmiştir.
Sorun yaşayan şirketler faaliyetlerin devamını öngöremedikleri durumda yasalara göre belirlenmiş olan iflas sürecini başlatırlar. Bu başlangıç kendi istekleri veya herhangi bir alacaklının hukuki talebi ile de olabilir. İflas seçeneği şirketlerin tüm varlıklarının belirli kıstaslar dahilinde dağıtılması ve alacaklılara ödemelerin yapılmasıdır. Bu seçenek ile şirketin faaliyeti son bulmuş olur. Ancak yasalar bu seçeneğin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için yeniden örgütlenme adı altında şirketin devamını ve borçların ödenmesini sağlayacak obsiyona imkan vermektedir. Yasalar ile sürecin obsiyonunda kararın alınması ve devam eden aşamaları daha güçlü ve detaylı olarak belirlenmiştir. Örnek olarak, yeniden yapılanma için belirlenmiş bir sürede bir plan oluşturulması ve bu planın kabulü için tüm alacaklıların salt çoğunluğunun, tutar olarak da 2/3 oranında alacaklıların onayının sağlanması gerekmektedir. Alacaklılar için farklı yaklaşımlar sözkonusu olabilmektedir. Alacaklılar teminatlı/teminatsız kategoride önceliklendirmeye tabi tutulabilmektedirler. Alacaklıların şirket hisseleri ile ilgili koşulların yerine gelmesi ile aksiyonları olabilmektedir.
ABD’de bu kapsamda çalışan iflas hukuku ve iflas erteleme adımı ile çok ciddi sayıda ve önemli büyüklükteki firmalar finansal darboğazdan çıkmış ve ekonomiye yine güçlü şekilde kazandırılmıştır.
Sonuç:
Bugüne kadar iflas erteleme aşamasında olup, edindiği avantajlar ile sorunlarını çözüp bu statüden çıkmış olan şirket sayısı oldukça sınırlıdır. Bu nedenle şirketlerin altı çizilen etkin yöntemleri ve yönetimleri sağlamaları, sorunlu dönemden istenilen sürede çıkmaları, bugüne kadar olan olumsuz istatistiki sonuçları da pozitif anlamda değiştirecektir. Bu şekilde iflas erteleme yasal uygulamasında gerçek amaca ulaşılmış olacaktır. Beklenen ve hedeflenen ilave hukuksal yeni adımlar ile oluşacak yeni çerçeve tüm bunların destekleyicisi olacaktır. İflas erteleme yasal uygulaması gerçek anlamda bir yönetim enstrümanı haline gelebilecektir. Sorunlu şirketlerin risklerinin çözüme dönük yönetilmesinde finansal alacaklılar ve diğer tüm ilgili tarafların beklentileri ve bakış açıları değişecek, bugün yaşanan tüm olumsuz tıkanmalar ve kısır döngüler ortadan kalkacaktır.