Sanal Gerçeklik İş Hayatımızı Nasıl Etkileyecek?
Sanal gerçekliği, kullanıcıların görme ve ses duyularını kullanarak dahil oldukları ve aksiyonları ile şekillendirdikleri sanal ortamlar olarak tanımlıyoruz. Söz konusu sanal ortamları yaratmak için bilgisayar (standart veya gömülü), tablet veya akıllı telefonlar kullanılıyor. Sanal görüntüleri tablet, akıllı telefon, bilgisayar ekranında veya projektör perdesinde görebildiğiniz gibi takacağınız özel bir gözlüğün camında veya ekranında da deneyimliyorsunuz.
Sanal gerçekliğin (Virtual Reality) iş hayatında nasıl faydalı olabileceği 1980’lerden beri merak konusu. Akıllı telefon ve tabletlerdeki gelişmeler (yüksek çözünürlüklü ekran ve hareket sensörü teknolojisinin sürekli geliştirilmesi ve maliyetlerinin azalması) sanal gerçekliği geçtiğimiz birkaç sene içerisinde hızlandıran önemli bir itici güç oldu.
IKEA, 2013 yılında, ürünlerini evlerdeki gerçek yerlerinde bir akıllı telefon, tablet ve PC tabanlı bir sanal gerçeklik uygulaması ile satın alma öncesinde deneterek güzel bir uygulama başlattı. (Video: https://www.youtube.com/watch?v=vDNzTasuYEw)
Benzer şekilde, satın almak istediğiniz kıyafetleri mağazada tam boy olarak dijital aynada veya evdeki bilgisayarınızda, üzerinizde nasıl duracağını görerek satın alma kararı veriyor, giysileri gitme zahmeti ve zamanından tasarruf edebiliyorsunuz. (Video: https://www.youtube.com/watch?v=nWcGhuX6N7w)
Hugo Boss, Nike, Timberland, Tesco ve Burberry gibi firmalar sanal gerçeklik sistemlerini mağazalarında kullanmaya başladılar bile…
Artırılmış Gerçeklik
Artırılmış gerçeklik ise (hibrid veya karışık gerçeklik olarak da adlandırılıyor), sanal gerçekliğin bir türü. Gerçek ortamınızda bilgisayar tarafından yaratılmış sanal objeleri ekranda “gerçek-gibi” görüyorsunuz. Gerçek ortamınız sanal objeler ile daha zenginleştirilmiş oluyor. Yukarıda verilen IKEA mobilya ile kıyafet deneme aslında birer artırılmış gerçeklik örneği. Boyamayı planladığınız duvarları, eşlik edecekleri gerçek mobilyaları da içeren bir şekilde değişik renklerde tabletimizde deneyerek boya rengini seçmek, uzaktaki iş arkadaşlarımızın ofisimizdeki toplantılara sanal halogramlar şeklinde katılmasını sağlamak hep artırılmış gerçeklik ile mümkün olacak. Doktorunuz, iki boyutlu röntgen ve ultrason görüntülerine değil, üç boyutlu organ halogramlarınıza bakıp sağlığınız ve tedavileri ile ilgili kararları verecek. Eğitim faaliyetlerinin birçoğu (özellikle pahalı, riskli veya karmaşık olanlar) artırılmış gerçeklik sistemleri ile üç boyutlu olarak yapılacak. (Videolar: https://www.youtube.com/watch?v=mjJcebhlo_g & https://www.youtube.com/watch?v=QhYeAU7YovM)
Polis ve askeri eğitimler de suçlu ve düşman objelerinin tipik karşı hareketlerini canlandıran üç boyutlu artırılmış gerçeklik sistemleri kullanılarak yapılacak. Uzay çalışmalarını yapan NASA astronotlarını eğitmek için sanal gerçeklikten faydalanmaya başladı bile…
Artırılmış gerçeklik sayesinde teknoloji ile etkileşimimiz ciddi boyutta artacak. Etkileştiğimiz teknolojiler, gözlerimiz ile nereye baktığımızı ve neler hissettiğimizi (mutlu muyuz, üzgün müyüz, heyecanlı mıyız vs.) anlayabilecek. Teknoloji ile etkileşimde kullanacağımız yeni bir beden dili ortaya çıkacak ve ses tanıma teknolojisi daha da önem kazanacak.
Standart Sanal Gerçeklik
Standart hali (bugün kullandığımız tanımı ile) ile sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklikten daha farklı; Ekranda sahte bir dünyaya gidiyor ve orada “gerçek-gibi” deneyimler yaşıyorsunuz. Örneğin, yazlık ev almak istediğinizde, gözlüğü/lensi takıp Bodrum’daki satılık bir evi gezebiliyor ve bu deneyimi fiziksel olarak gerçekmiş gibi yaşayabiliyorsunuz. Mutfağınızda yemek yaparken size yemeğin tarifini veren ve gerçekmiş gibi görünen bir aşçı ile çalışıyorsunuz.
Sanal dünyaya giderken, sizi gerçek dünyadan soyutlayacak bir sanal gerçeklik gözlüğü veya içine akıllı telefonunuzu yerleştireceğiniz (çoğu zaman kartondan yapılmış) bir gözlük çerçevesi kullanıyoruz. Karton sanal gerçeklik gözlük çerçevelerini herhangi bir e-ticaret sitesinden (www.n11.com, www.hepsiburada.com gibi) edinebilirsiniz. Bu arada, ürünlerini kutu ile satan firmalar için, kutuların kullanım sonrası bir sanal gerçeklik gözlük çerçevesi olacak şekilde tasarlamanın da müşterilerine sunulabilecek bir değer fırsatı olduğunu hatırlatmak isterim. Örneğin, McDonalds’ın İsveç’teki müşterileri “Happy Meal” kutusunu katlayarak bir sanal gerçeklik gözlük çerçevesine çevirebiliyorlar. Müşteriler, telefonlarına gerekli uygulamayı indiriyor, gözlük çerçevesinin içerisine telefonlarını yerleştiriyor, sanal gözlüğü takıyor ve sanal dünyada McDonalds karakterlerinin rol aldığı bir oyunun içerisine giriyorlar.
Sanal gerçeklik sayesinde oyun, eğlence, eğitim, sağlık ve spor gibi sektörlerde belirgin değişiklikler yaşanacak. Örneğin, oynadığımız oyunların içerisine girecek, oyunları “yaşayabilecek” ve oturduğumuz yerden kilometrelerce ötedeki Paris’i sanal olarak gezebileceğiz. Eğitim çok daha verimli hale gelecek. Biyoloji dersleri sırasında iç organlarımızı kitaptan okumak yerine organların içerisinde dolaşabilecek, geçmişte yaşanan tarihi olayları resimlerden görmek yerine içlerine girip o anları yaşayabileceğiz. Bisiklet, otomobil, uçak vb. araçları kullanmayı sanal gerçeklikte öğrenebilecek, gerçek hayatta hata yapma oranımızı azaltacağız. Sağlık alanında korku, fobi, panik atak, travma sonrası stres bozuklukları vb. durumları, kişilerin yaşananları tekrar yaşayıp olayları çözümlemelerini sağlayarak tedavi edeceğiz. Yarı felçli kişilerin bazı vücut fonksiyonlarını yeniden kazanmasını sağlayacak, otizm gibi hastalıklara sahip çocuk ve gençlere sanal gerçeklik ile sosyal yetkinlikler kazandıracak, huzur evindeki hastaların kendilerini huzur evinde değil, deniz kıyısında yaşarken görmesini sağlayarak daha huzurlu ve iyi yaşamalarını sağlayacağız. Spor müsabakalarını saha kenarındaymışız gibi, konserleri konser arenalarının içerisindeymişiz gibi, haberleri de olayların olduğu yerdeymiş gibi izleyebileceğiz.
Sanal gerçeklikte birbiri ile çelişen iki nitelik de olabilecek: gerçeklik ve gerçek dışılık. Kendimizi gerçekten Paris’te dolaşırken hissedebileceğimiz gibi, yer çekimi gerçek dünyanın üçte biri olan bir yerde balina olarak da hissedebileceğiz.
Yukarıda sözü geçen bazı basit sanal gerçeklik örneklerine New York Times gazetesinin sanal gerçeklik uygulaması olan NYT VR ile ulaşabilirsiniz.
Sanal Gerçekliğin İş Hayatına Etkileri
Sanal gerçeklik ile günlük hayatımızda pek yakında göreceğimiz değişimleri kolaylıkla tahmin edebiliriz. Örneğin, müşterilere erişim türlerinin değişeceğini tahmin etmek zor değil. Satınalma faaliyetleri ve pazarlama iletişimi de sanal gerçeklik platformlarına taşınacak. Özellikle perakende firmalarının müşterileri ile sanal dünyada etkileşim kurabilmeleri ve müşteriler ile ilgili bilgi toplayabilmeleri gerekecek. Dolayısıyla tüm perakende şirketleri aynı zamanda bir teknoloji şirketi olacak. Olamayanlar da yok olacak.
Deneyerek alınan ürünleri (kıyafet, ayakkabı gibi) sanal gerçeklik ile denettirmeyen e-ticaret siteleri yok olacak. Sanal gerçeklik ile yapılan alışveriş miktarı ciddi şekilde artacak. Üretim verimliliği prototip yapmanın kolaylaşması ile artacak, üretilen ürünleri/hizmetleri, tasarımları, modelleri sanal gerçeklik ile müşteriler üzerinde test etmek ve geri beslemelerini almak kolaylaşacak. Zaman ve üretim masrafları düşecek. Örneğin, inşaat firmaları maket masraflarından kurtulacaklar.
Uzaktan çalışmak kolaylaşacak ve artacak. Çalışanlar uzaktaki toplantılara hologam şeklinde katılabilecekler.
İşe alım süreçleri değişecek. Firmalar işe alacakları kişilerin firmalarında sanal gerçeklik ile zaman geçirmesine ve firmayı daha yakından tanıyabilmesine izin verecekler. Ayrıca, işe alım kararlarında sanal gerçeklikten de faydalanacaklar. Örneğin, imalat operatörü arayan bir firma, adaylara sanal gerçeklik sistemleri ile örnek prototip yaptırtarak onların iş becerilerini daha gerçek olarak anlayabilecek. Ayrıca çalışanların işe başlamadan önceki eğitim faaliyetleri de sanal gerçeklik ile yapılacak.
Sanal Gerçeklik ile Rekabet Avantajı Elde Etmek
Sanal gerçeklik ile birçok değişiklik yaşayacağımız çok açık. Ancak, önemli olan firmaların söz konusu teknolojik gelişmeleri, rekabet avantajı yaratmak (birim satış fiyatını göreceli olarak yüksek ve/veya birim maliyeti göreceli olarak düşük tutabilmek) için kullanabilmesi.
Firmalar sanal gerçeklik ile müşterilerine daha yüksek seviyede değer (fayda) sundukları, müşterilerine değen süreçlerde farklı oldukları takdirde rakiplerinden daha yüksek fiyat isteme hakkı elde ederler. Rakiplerinden daha düşük birim maliyet seviyesine ulaşmak için ise, sanal gerçeklik teknolojilerini kullanarak operasyonel verimliliklerini artırmaları gerekir. Yazımda vermiş olduğum örneklerin müşteriye sunulan değer seviyesini artıracağı ve birim maliyet seviyesini azaltabileceği görülüyor. Firmaların sanal gerçeklik teknolojilerini kullanarak çok yakın gelecekte kendi faaliyet konularında ürün ve hizmet inovasyonu yapmaları rekabet avantajı elde etmeleri için şart olacak.
Firmaların sanal gerçekliği kullanarak rekabet avantajı yaratabilmek için kendilerine sormaları gereken sorulardan bazıları şunlar:
- Hangi ürün, hizmet ve faaliyetlerim sanal gerçeklik tarafından yok edilebilir?
- Sunduğum ürün ve hizmetleri sanal gerçeklik ile müşterilerime gösterebilir miyim?
- Ürün ve hizmetlerimi sanal gerçeklik aracılığı ile satabilir miyim?
- Söz konusu teknolojileri kullanarak yeni ürün ve hizmetler yaratabilir miyim?
- Müşterilerimin firmam ile yaşadığı deneyimin hangi adımlarını/evrelerini dijital ortama taşıyabilirim?
- Müşterilerime sunduğum değerler içerisine sanal gerçeklik uygulamalarını ekleme şansım var mı?
- Sanal gerçekliği kullanarak çalışanlarıma daha çok değer sunabilir miyim?
- Sanal gerçekliği kullanarak üretim, eğitim vb. faaliyetlerinin masraflarını düşürme şansım var mı?
Sanal gerçeklik günlük hayatımızı ve birçok sektörü derinden etkileyecek, değiştirecek, hatta bazı firmaları yok edecek. Sürdürülebilir rekabet avantajı yaratmak isteyen firmalar söz konusu teknolojilerin etkilerini çok iyi anlamalı ve kendi işlerine entegre etmeliler.